2 Ocak 2011 Pazar

facebook

Facebook'u seviyorum, kimse sizi görmeden ve ayıplamadan kıskandıklarınıza uzun uzun bakmak için şahane bir icat. Ve bittabii kıskandırmak için de muhteşem bir ortam. Ama bazı günler (genelde yatağın solundan kalktığım ve dünyaya muhalif olduğum günler) facebook yapaylığına uyuz oluyorum. Herkesin mutlu olduğu ve mutlu göründüğü bir dünya. Neden? Çünkü herkes en şahane fotoğraflarını seçip koyuyor, tüm tatillerini, partilerini belgeliyor, takdire şayan herşeyini sergiliyor hatta burnumuza sokuyor. Sormadan edemiyorum: herkes bu kadar mutlu mu? Mesela bir arkadaşımın fotoğraflarına bakarken yahu bu kız resmen evde kaldı, kendine şahane bir kariyer edinmiş falan da değil, depresyondan tedavi falan görmüş olduğuna bahse girerim ama resimlere bakınca insan kendi yaşamını bırakıp onunkine atlamak istiyor. Yine çok mutsuz olması için en az yüz sebep sayabileceğim, başına gelen tüm kötü şeyleri bildiğim bir başkası sürekli eller havaya resimlerinde. Tamam kimse kimseye kötü şeylerini göstermek istemez, herkes içgüdüsel olarak marketing yapma derdindedir ama bazen çok gözüme batıyor. Ay falancanın doğumgününde şöyle eğlendik (yahu ben de oradaydım pasta içki olayı hepsi bu işte), falanca konser şahaneydi (konserde eğlenmek 20'li yaşlara mahsus), ben amerikadayken, paristeyken, milanodayken resimleri (ki bunları gerçekten kıskanıyorum) vs diye giden bir mutluluk, eğlence ispatlaması geçit töreni. İç yüzünü bilmediklerim beni kıskançlık krizlerine sokarken, bildiklerim ise hayretlere yöneltiyor. Sonra diyorum ki boşuna marketing doktorası yapıyorsun, bu konuda herkes alaylı.
Ben şimdi facebook'a gireceğim ve bir arkadaşımın o şahane gece elbiselerini nereden aldığına kafa yoracağım (tabi aslında ders çalışmak gibi başka birşey yapıyor olmam gerekirken!) sonra da içimdeki rasyonel insanın (ki ekonomistlere göre hepimiz öyleyiz), facebook insanını yenmesini dileyeceğim.

Hiç yorum yok: