25 Ocak 2011 Salı

Başarı öyküleri gerçekten başarısız!

Kitabıma bu bölümü yazdığım zaman yine iş arayışı içinde idim ve her pazar İK gazetelerine gömülüyordum. Uzun yıllardır pek bakmadığım için hala durum aynı mı bilmem ama o zaman beni gıcık eden başarı öyküleri hala yayınlanıyor ise önce benim yazımı sonra onları okuyun derim.

BAŞARI ÖYKÜLERİ
Son zamanlarda İnsan Kaynakları gazetelerindeki ve web sitelerindeki başarı öykülerini okumaktan size de gına geldi mi bilmem ama ben fena halde bunaldım bunlardan. Şimdi sevmiyorsan okuma kardeşim diyebilirsiniz ama keşke bu kadar basit olsa..
Her pazar gazetelerimi açınca önce pazar gününün keyifli yanını yakalamak için önce magazin haberlerine bakarım ama akşama doğru iş ciddiye biner ve pazartesinin geldiği gerçeği ile yüzleşirim. Tekrar hayatın acıklı yönüne yani kariyerime odaklanırım. Haliyle insan kaynakları eklerine bakmanın zamanı gelmiştir. Hala ciddi bir başarı gösterip mühim bir şirketler grubunda afilli bir yöneticilik kapamamış tüm çalışanlar gibi ben de başarılı insanların kariyer öykülerini gıpta ile okurum. Bu tıpkı mankenlerin güzellik sırlarını okumak gibidir. Kadınlar neden bahsettiğimi hemen anlayacaktır ama beyler için açıklayayım, mankenlerin güzelliğine çok özeniriz ve onların röportajlarda verdikleri ipuçlarını okuyunca bunları uygulayıp onlar kadar güzel bir cilde, saça vs sahip olacağımızı sanırız. Ancak başarısız denemelerden sonra anlarız ki verdikleri ipuçları bizde harikalar yaratmamaktadır, onlar doğuştan şanslıdır, biz taşıma su ile değirmen döndürmeye çalışmaktayızdır. Kötü olan tarafı ise bu başarısız uyarlamalar bizi yeni bir güzellik ipucunu heyecanla okumaktan alıkoymaz, bir türlü akıllanmayız. İşte başarı öykülerini okumakta aynı etkiyi yapmaktadır. Kariyerimde hayal edebildiğim noktaya gelemediğim için hep birşeyleri yanlış veya eksik yaptığımı düşünmüşümdür (yoksa ben keşfedilememiş bir cehverim diyecek kadar mütevazi bir insanım). Dolayısı ile başarılı olanların söyleyeceği şeylerin bana klavuz olmasını beklerim. Zaten bu röpörtajları da bu sebeple yapıyorlar diye düşünüyordum. Ancak anladım ki bunlar sadece bizi daha kötü hissettrimek için yazılıyor. Bu yazıların pek çok yönüne gıcık oluyorum. İşte gıcık olduğum yanları;
1-Başarılı yönetici/firma sahibi vb kişinin özel zevkleri ve seyahatlerine yer vermeleri. Başarılı şahsiyetimizin 70 ülke görmüş olmasından, Afrika’nın en ilginç köşelerinde aslanlarla fotoğraf çektirmiş olmasından bize ne kardeşim. Ha, mesajınız “sizde bunun gibi biri olabilirseniz işte böyle tüm dünyayı gezer sonra da anlatır hava atarsanız” ise sizi çok ayıplıyorum. Yahu insan kaynakları gazetesine en çok iş arayanlar bakar, işinden memnun olupta bu eki şöyle köşe bucak okuyan var mı Allah aşkına? Eee en çok işsizler veya işinden memnun olmayıp birkaç yüz YTL fazla maaş alabileceği bir iş arayan zavallılara bunları göstermenin ne alemi var? Biz ay sonunu getirmenin derdinde iken falanca yöneticinin en çok hangi ülke şarabını sevdiğini anlatmanızın aç birine tatlı tarifi vermekten farkı nedir? Biraz da bu yönden bakın lütfen. Pek sevimli başarılı şahsiyet de aslanlı fotoğraflarını arkadaşlarına göstererek hava atsın.
2-Başarılı şashiyetlerin şirketleri veya kendileri hakkında çok idealize edilmiş şeyler söylemesi ya da tam hissiyatımla söylemek gerekirse palavra sıkmalarına dayanamıyorum. Büyük bir firmanın genel müdürü gazeteye şirketi ve kendi yönetim anlayışı hakkında “bizde hiyerarşi yoktur, tüm kararlarda en alt kademenin bile fikri alınır” türünden şeyler anlatıyorsa bilin ki yalandır. Çoğu büyük firmada arkadaşlarım var, onların iş yerleri hakkında anlattıkları hiç de yöneticilerinin gaztelere verdikleri röpörtajlarla uyuşmuyor. Ama tabi normal karşılamak gerekir. Birine bir mikrofon uzatır veya medyada fotoğrafları ile yayınlayacağınız fikirlerini sorarsanız o da size böyle pembe tablolar çizer. Başarı öyküsünü anlatırken kötü yanlarını veya firmalarındaki sorunları anlatacak halleri yok ya. Ama bazen biraz fazla sallıyorlar gibi geliyor.
3-Başarılarının sırrını ve gençlere verecekleri önerileri birkaç basit şey ile açıklamalarını gerçekçi bulmuyorum. Sabırlı olun, çok çalışın, istikrarlı olun, kendinizi geliştirin falan fıstık. Benim bunları yapan ama bir türlü hayallerindeki işin yakınından bile geçemeyen pek çok tanıdığım var. Bunları geçiniz efendim, bunları duymak için size ihtiyaç yok böyle genel tavsiyeleri bana lise tahsili dahi görmemiş anneannem bile verebiliyor. İlle de birşey anlatacaksanız konumunuza gelmek için, rakiplerinizi elemek için ne gibi stratejiler izlediğinizi, koltuğunuzu korumak için neler yaptığınızı falan anlatın da bir işimize yarasın, değil mi ama?

Son olarak başarı öyküleri ile ilgili şunu söylemek istiyorum. Tabi ki başarılı insanların sıradan çalışanlardan farklı oldukları pek çok yön vardır. Ancak temel faktör şanstır diye düşünüyorum. Kiminle tanıştığınız, ne zaman nerede olduğunuzla çok ilgisi var. Yoksa basit formüllerle iş hallolsaydı insan kaynakları gazetelerine bile gerek olmazdı. Bu yüzden artık başarı öykülerini okumayı protesto ediyorum, aklı başında tüm çalışanları da protestoya davet ediyorum.

Hiç yorum yok: