18 Kasım 2010 Perşembe

Otomobil

Biri bana erkeklerin araba merakını açıklasın. Ya da en azından benim eşiminkini açıklasınlar o bana yeter. Güzide memleketimdeki yollara, benzin fiyatlarına, arabalara konan kdv ve ötv miktarlarına, aracınızı otoparkta bile itina ile çizen hasta zihniyetli yurttaşlarıma rağmen yılda bir kez düzenlenen Auto Show fuarı hayatımızı alt üst etmeye yetiyor. Fuar biteli hayli oldu ancak bizim evde yankıları hala devam ediyor. Çok sevgili eşim her hafta en az iki otomobil dergisi almakta. Gerçi benim aylık dekorasyon dergilerine yatırdığım para da aynı miktarda ve tek başına bizim ailenin dergicilik sektörünü ayakta tuttuğumuz söylenebilir. Ancak benim dergilerimde en azından her ay başka resimler var, otomobil dergilerinde ise hep aynı arabalar. Yani firmalar bir yılda kaç yeni model çıkarabilir ki her hafta çıkan bir sürü otomobil dergisi mevcut hala anlayabilmiş değilim. Neyse zaten dergiler ile iştahını yıl boyunca kabartmış olan eşim bir de fuara gidince iyice çıldırıyor. Her sene bana da gelmem yönünde baskı yapıyor ki bu en fenası. “Bensiz git güzel manken kızlar vardır rahat rahat bakarsın” diye espriler yaparak durumdan kaçmaya çalışıyorum. Ancak bu sene evdeki arabalardan en az birini değiştirmeyi kafasına koyduğu için daha ısrarcı oldu. Tabi ki gene gitmedim. Çalıştığım zamanlardan kalma bir hastalık gibi fuarlardan nefret ederim. Binlerce metre kare alanın altına döşenen elektrik kabloları, üstüne konan sentetik halılar üzerinde saatlerce adım atmak beni acayip derecede negatif elektrik ile doldurur, bir süre sonra tüm standlar anlamsız, tüm ürünler aynı gelmeye başlar. İzah ettim ve "sen git ben beğendiğin araçlara sonra bayilerde bakarım" dedim. Fakat onun beğendiği birkaç aracı bayilerde görmeye gidip çoğunun henüz gelmediğini görünce başımın etini yedi. “Bak fuara gelmedin, gelsen görecektin” diyip durdu. Son bir aydır evde hangi otomobilin bizim ihtiyacımızı karşılayacağı, hangimizin aracını satmamız gerektiği, ne kadarlık bir araba almamız gerektiği üzerine dönen ve bitmek bilmeyen sohbetlerden bağırarak kaçmak istiyorum. Bana kalsa illa bir şey almak gerekiyorsa çoktan birini seçip almıştım bile. Hatta fikirleri saat başı değişen eşim eğer hemen bir karar verip almazsa gerçekten evden kaçacağım. İmdaaaattt diyerek hem de…

Hiç yorum yok: