18 Kasım 2010 Perşembe

Erkek olmak ne güzel!

Erkek olmak gerçekten güzel! Hayatın erkekler için daha basit ve aslında daha yaşanılası olduğunu düşünüyorum. Hayır hayır cinsiyetinden memnunsuz ve ilk fırsatta değiştireceklerden değilim. Ve hayır erkeklerin hayatı kolay derken, feminist söylemlere hazırlanmıyorum. Sadece erkekler biz kadınların istediklerinden daha basit şeyler istiyor, daha basit hayaller kuruyor ve kesinlikle hayatı daha basit yaşıyorlar.
Yani bakıyorum erkek sadece güzel ama çok güzel kadının hayalini kuruyor. Kim ne derse desin Adriana Lima’yı görünce acaba bu kız zeki mi, okumuş mu, esprili mi, iyi yemek yapar mı diye düşünmüyor. Çok güzel olduğu sürece okeydir. Oysa biz kadınlar için bir adamın çok yakışıklı olması bize asla yetmiyor. Kaçımız sadece çok yakışıklı diye bir idiota, cahile ya da hiçbir gelecek vaad etmeyen (mesela çöpçülük yapan) birine tahammül ederdik? Yakışıklı birini elde etsek bile neyi eksikse onu bulup kaşırdık; eğitmeye, daha bir işe girmeye, daha iyi giyinmeye, daha çok kitap okumaya zorlar, sinemaya tiyatroya çekiştirir, patronundan zam istemesini tembihler, gardrobunu gözden geçirir, arkadaşlarını “olabilir”ler ve “hemen ilişkiyi keseceksin”ler elemesine tabi tutardık.
Bir erkek ise çok güzel bir kız yakaladı ise giyinik yerine çıplak olmasını tercih eder, son seyrettiği filmin Recep İvedik olmasını umursamaz ve hatta kariyer hırsının olmamasını tercih eder. Evet erkeklerin başka beklentileri de olduğunu özellikle evlilik söz konusu ise başka şeyler de aradıklarını söyleyebilirsiniz ama bunlar sadece yeterince güzel olmayan kadınlardan bekledikleri şeylerdir. Çok güzelse erkek kadından basit şeyler bekler; onunla yatağa girmesini!
Sonra, hayattan bekledikleri de bir Ferrari sahibi olmaktan ibarettir. Ferrari’si varsa hayatta istediği noktadadır. Bir Ferrari sahibi olmanın bir kadını ancak bir hafta mutlu edebileceğini belirtmeye bilmem gerek var mı?
Arkadaşlardan beklentileri konusunda da kesinlikle erkekler daha şanslı bir hayat yaşarlar. Çünkü az şey bekler, ilişkilerini komplike haline getirmeden arkadaş kalmayı başarırlar. Bizim gibi zırt pırt yakın arkadaşlarına küsmek gibi olayları olmaz. Beraber maç seyredilebilen, içilebilen herkesle arkadaş olabilirler. Arabalar ve futbol sağolsun kendi cinsleri ile konuşacak bir şeyi her daim bulabilirler. Birbirlerini çok nadiren kıskanırlar, kıskandıkları zaman bile bununla baş etmede kadınlardan daha iyi durumdadırlar.
Neredeyse hiçbirinin “bu gün ne giyeceğim” dertleri yoktur. Bizim kuaförde, ağda manikür pedikür salonlarında, mağazalarda ve evdeki gardrobun başında geçirdiğimiz sürelerde rahatça play station’da rekora koşabilirler.
Biz kadınlar hayatı, ilişkileri didik didik ederken, sürekli mutluluğu kovalamak adına mutsuz olurken, komşumuzla hatta çocuğumuzla olan ilişkimizi bile gece yatakta kafamızda evirip çevirirken onların bir golle orgazma ulaşmışcasına mutlu olabilmelerine, trafikte hayalini kurdukları otomobile saygıyla yol vermelerine hayran kalıyorum.
Daha yeni evli olduğumuz günlerde bir gün eşime bir aile meselesi ile ilgili olarak “annen manipülasyon yapmaya çalışıyor” demiştim. O da bana “annem o kelimenin anlamını bile bilmez” dedi. Zekasından asla şüphe etmediğim bir adamın “bir kadının bir şeyi yapabilmesi için onun sözlük anlamını bilmeye hiç ihtiyacı olmadığını” anlamadığını gördüğümden beri erkeklerin dünyadaki en mutlu yaratıklar olduğunu düşünüyorum. Haksız mıyım?

Hiç yorum yok: