12 Aralık 2008 Cuma

Yılbaşı Hazırlıkları ve Çelişkiler

Yılbaşı yaklaşıyor ve benim içsel çelişkilerim artıyor. Her sene birden fazla soru kafamı kurcalıyor. Öncelikle Müslüman’ım, dinimden de memnunum. Ama seremoni sevdiğimden midir nedir bilemiyorum, başka dinlere ait özel günler de çok hoşuma gidiyor. Tahmin edeceğiniz gibi birinci sırada da noel geliyor, gerçi paskalya, şükran günü gibi günleri de severim ama onları kutlamaya yeltenmem de noel zamanı pek çekici gelir. Bunda da seyrettiğimiz Amerikan filmlerinin, caddelerimizi dolduran yabancı kaynaklı mağazaların büyük payı var sanırım. Gerçi biz noel haftasını değil sadece yılbaşı gecesini biliyoruz ama aslında yurtdışında olduğu gibi İstanbul’da da yılbaşından önce noel haftasında caddeler ışıklandırılmış, mağazalar süslenmiş, alışveriş çılgınlığı tetiklenmiş oluyor. Bize ait olmasa da hatta bir yanım bir Müslüman olarak kutlamamın abesle iştigal olduğunu söylese de yabancıların noel seremonilerini itiraf ediyorum ki seviyorum. Çünkü noel, hediye vermeyi, evi süslemeyi, parti vermeyi, güzel sofralar hazırlamayı içeriyor ve bunlar da benim gibi bir terazi burcu kadını için estetik duygumu gıdıklayan şeyler. Rengarenk süslenmiş bir yılbaşı ağacına bakmaktan hoşlanmayan, hediye almayı ve vermeyi sevmeyen, güzel bir sofrada yemek yemeği ve eğlenmeyi istemeyen var mı bilmem ama bunlar benim için çok cazip. Her sene bu kutlama bana ait değil düşüncesi ve yılbaşını sevme suçluluğu ile kutlama isteği arasında yaşadığım çelişkilerin bu sene de vakti geldi. Geçen sene iki çift arkadaşımızı çağırıp, bir dolu yemek yapıp, hediyeler alıp, sofrayı ve evi süsleyip gecenin ilerleyen saatleri için XL Tabu oyunumu hazır etmiştim. Gerçi gece pek hayallerimdeki gibi olmadı, bir çift bankacıydı ve o gün çalışıyorlardı, bayan arkadaşım işten geç çıkınca kocası ondan evvel gelip duruma sıkılınca, biraz gerildiler, diğer çift zaten geç geldi ve yemek yemedi, üstelik bizim yatağımızda uyuyan çocuklarına bakma işi olduğundan anne olan sürekli yatakodası ve salon arası mekik dokumak zorunda kaldı. Kimse doğru düzgün içki içmedi, herkes erken kalktığı için erkenden uykuları geldi. Zaten geç gelen çift erken ayrıldı. Kalan gergin çiftimiz biraz rahatladı ama onlarla da başladığımız oyun çok sürmedi. Kısacası fiyasko değilse de hayallerimin eğlenceli gecesi değildi. Yemekler, süsler, hediyeler için plan, eylem ve ertesi gün temizliğini de düşününce geçen yıl bir daha bunu yapmayacağım dedirtmişti. Ancak yaklaşan yılbaşı yine beni düşündürmeye başladı. Çünkü bir içsel çelişki de yılbaşında ne yapılacağı konusunda yaşanıyor. Dışarı çıkmak kendi paranla rezil olmak demek, yemekler kötü, servis berbat, her yer kalabalık ve de aslında eğlence zoraki oluyor. Üstelik kızımı evde bakıcısı ile bıraksam ikisini de terk etmişim gibi suçluluk duyuyorum. Ayrıca araba kullanacaksan içki içemiyor, yok içerim ama taksiye binerim dersen ya taksi bulamıyor ya da sermayeyi kediye yükler gibi gece tarifesinden hayli göçüyorsun (hele de en iyi mekanlar karşıda deyip Avrupa yakasına gidersen daha da fena). Çevremde benim gibi ev partisi veren ve bizi de davet eden yok, hanımlar yorulmak istemiyorlar ne de olsa. Eeee ne yapacağız, hiçbir şey yapmadan evde oturmak da bana çok acıklı geliyor. Daha önce onu da denemişliğim var ama sonradan birşey yapmamaktan da pişman olmuştum. Bu durumda kutlama konusunda, çelişkime rağmen kutlamayı seçeceğime ve dışarı da çıkmayacağıma göre geriye ne yapmalı ve kiminle yapmalı soruları kalıyor. Bu da ayrı bir çelişki, çünkü ev partisi düzenlemek tam bir sanat. Gelecek olanların birbirini sevip anlaşması, kişi sayısının ve kadın erkek sayısının eşitliği, muhabetti baymayanı bulmak, içki içen ama sarhoş olup ortamı bozmayanını seçmek, eğlence anlayışlarını tutturmak hayli zor. Buna uyku saatleri olan küçük çocuk ve bebekleri, bakıcıları, gelenlerin eve dönme problemlerini (uzaklık, içki problemi vs), yemek seçmeleri gibi sorunsalları da katınca herşey zorlaşıyor. Sonuçta ben o kadar yorulup uğraştıktan sonra herkes yemeklerimi yesin, soframı övsün, hazırladığım içkileri içsin, hediyelerimi beğensin, oyun oynamaya burun kıvırmasın, eşiyle kavga etmesin kısaca eğlensin istiyorum. Bunlar bencilce istekler olabilir sonuçta kendim eğlenmek için onlar da eğlensin istiyorum ama bunu haketmek için de yorulmaya razı geliyorum, o halde bencillik sayılmaz diye düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde de çelişkilerimle başbaşa, bu sorunlu noktaları düşünüyor ve plan yapıyor olacağım, hadi bakalım hayırlısı.

1 yorum:

Kadir dedi ki...

Kapitalist birisi olarak şunu söyleyebilirim ki, Bir çok firma senelik satışlarının hatırı sayılır bir bölümü %35-%50 gibi bir oranı bu yılbaşı zamanlarında yapıyor. İş bu hale girince hazırlıkların bir hafta öncesinden falan yapılmasını abes görmüyorum.

Yılbaşını kutlamak, kutlamamak bunlar benim için açıkçası çok önemli bir mevzu değil. Fakat benim için, o çelişki dediğiniz "şey" içkinin toplumumuzda ne kadar sıradanlaştığıdır.

Olaya müslüman bir ülkede yaşayan müslüman insanlar gözünden sıyrılıp genel geçer kurallara bakarsanız dahi içkinin çok faydalı bir içecek olmadığı konusunda mutabık olmamız gerekiyor.Fakat insanlar içkiyi gayet doğal içebiliyorlar.

Not: Ben içkinin yasaklanmasını falan düşünen kişilerden değilim, hatta bilakis esrar bile serbest olmalı.

Nedenlerim var.

Size yılbaşında iyi tabu oynayan arkadaşlar diliyorum :=)