13 Kasım 2008 Perşembe

Şükredebilmek

Arabada iş saati trafiğinin hemen ardından, arta kalan trafikte, Avrupa yakasına bir arkadaşıma gidiyorum. Can sıkıntısından vefat etmeyeyim diye de müzik dinliyorum. Radyolardan sıkılınca da kardeşimin bıraktığı Deniz Seki cd'sini çalmaya başladım. Bir şarkısı var "hayat bana ne verdi ise şükrederek yaşadım" diye, çokça tekrarlamış. Sonra nedense dün markette gördüğüm ufacık, yoksul görünümlü teyzenin bir kutu vişne suyu ve iki parça yiyecekle kasa sırasında beklerken markete yeni giren ama ondan biraz daha dinç bir başka teyzeyi selamlamasına kulak misafiri oluşumu hatırladım. Teyze arkadaşına Allah'a şükürler olsun iyiyim diyordu. Yani genç ve doyumsuz halimden utanmış ve acaba gerçekten şükredecek kadar iyi mi diye düşünmüştüm. Sonra bu şükretme meselesine kafayı taktım. Ne kadar güzel bir telkin ve yaşama sarılma yolu olduğunu düşündüm ve de buna benzer pek çok inanışımızın... Yani "İnşallah, Maşallah, Allah kısmet ederse, şükürler olsun, buna da şükür "olmasa hayata nasıl tutunuruz, nasıl kötü geçen günlerin ardından yarından ümidimiz olur ki? Farkettim ki birşeylere inanmayanlar için yaşamak, neye inanırsa inansın birşeye inananlardan, daha zor. Haline şükretmenin içinde daha kötü olma ihtimalinin bilinci, elindekilerin kıymetini bilme hali, daha iyi olma ümidi, "çıkmayan candan ümit kesilmez", "gün doğmadan neler doğar" bilgeliği, kendini önemsemenin frenlenmesi, dünyada başka acıların var olduğunun farkındalığı, kadere inanmanın verdiği biraz tembellikle birlikte iç rahatlığı ve daha neler neler var. Yok hayata sadece kadercilikle bakacak kadar şapşal, bir şeylere inanırken at gözlüklü değilim. Ama şükredebilmek güzel, şükretmeyi bilecek kadar yaşamı anlamak güzel. Üstelik herkesin şükredecek birşeyleri var. Şükretmeyi dile getirmeyenler bile içlerinde herhangi birşey için umut taşıyorsa aslında şükrediyorlar diye düşünüyorum. Hayattan ümidi olan, haline şükredebilen herkesi kutluyorum. Bugün karamsarsanız, şükredecek hiçbirşeyiniz olmadığını düşünüyorsanız lütfen sağlıklı oluşunu ya da sadece hayatta oluşunuzu kutlayın. Ne de olsa hayatın ucuz, yaşamın pamuk ipliğine bağlı olduğu trafikte yaşıyoruz değil mi?

1 yorum:

Kadir dedi ki...

Açıkçası hayata sadece kadercilik ile bakacak kadar şapşal değilim kelimesinde bir yanlışlık seziyorum.Zira kader çok karmaşık bir konu bu yüzden tam anlaşılmadan bu cümle kurulması pek doğru değil.