5 Kasım 2008 Çarşamba

Flört Piyasası

Memleket patlayacak, patladı, geliyor geldi nidaları ile ekonomik kriz ve de İMKB borsası ile uğraşa dursun, ben bir arkadaş ziyareti ile aşk borsasına takıldım kaldım. Kendini güvene almış ve hisse senedi harici varlıklara yönelmiş yatırımcı misali, aşk borsasını, uzaktan, ne olduğunu pek umursamadan ama habersiz de kalmayayım diye izlerken içeriden birinin anlattığı olaylarla aslında herşeyden bihaber yaşadığımı farkettim. Tabi ki bekarlar zaten biliyordur ama evli aradaşlar için anlatmayı borç bilirim deyip yazıyorum.
Efendim ben aşk borsası dedim ama aslında aşk falan yok ortada, flört piyasası demek daha doğru. Daha gençleri pek ırgalamaz belki ama 30 yaş ve üstü bekar insanlar ellerindeki birikimleri (yani beden ve yürekleri ile) bu piyasada kazanmaya çalışıyorlar. Voleyi bulup mutlu bir evliliğe kavuşmak isteyen de var, uzun dönemli yatırımcıyım şimdilik sadece ciddi bir ilişki yaşamak istiyorum diyen de. Ancak çoğunluk (özellikle erkek güruhu) spekülator olarak sadece kısa süreli kazançlar peşinde yani seks arıyor. Konuya bodoslama girdim şimdi flashback zamanı.
Dün üniversiteden çok sevdiğim sınıf arkadaşım, çok uzun zamandır yüzyüze görüşemediğimizden kızımı görmek ve arayı kapatmak için bana geldi. Eşimin gece yarısı biten mesaisini de fırsat bilerek uzun saatler boyu bizim balkonda fanlı ısıtıcı sayesinde bol bol yiyip, çay içerek ve sigaralarımızı tüttürerek sohbet ettik. Arkadaşım 6 yıllık bir ilişkiyi nişanlanarak nihayete erdirecekken nişanlısından anlaşamayarak ayrılmıştı ve uzun zamandır da ciddi bir ilişkisi olmamıştı. Karşımda oturuyordu, güzeldi, bakımlıydı, çok iyi eğitimliydi, maddi durumu yerindeydi, işi vardı, 30 yaşında ama 28’den bir gün fazla göstermiyordu ve sormadan duramadım; onun gibi bir bir genç kadın nasıl yalnız olabilirdi? Üstelik gece dışarı çıkma, en popüler mekanlara gitme ve yeni insanlarla tanışma lüksü de varken. “Doğru düzgün adam yok” dedi. Nasıl yani diye üsteledim acaba o da mükemmel adamımı arıyor diye şüphelenerek. “Hayır hayır bırak yakışıklı, eğitimli ya da zengin olmayı, insan gibi insan dengesiz olmayan bir adam bile bulamıyorum” dedi. Sonra da detayları, anektodları ile bugünlerde flört piyasasının nasıl olduğunu anlattı. Bir kısmı asla ilişki istemiyor adamların, tek amaçları yatağa atmak, ilişki isteyenlerde mutlaka bir arıza var, ya ruhsal dengesizlik ya da daha ötesi delilik. Hepsinin ortak noktası ise kendini beğenmişlik ya da kendini bilmezlik. Herkes en çirkini bile top model gibi bir kızla çıkmak istiyor ama evlilik zorlaması hatta aşk zorlaması olmayacak. Yatılıp kalkılacak ama ilişkimiz nereye gidiyor sorusu sorulmayacak. İlişki isteyenlerde de hiçbir şey eskisi gibi değil, kızın içtiği kahvenin parasını bile ödemek yok.Eskiden yani ben de o piyasada iken de erkekler kendini kurufasülye gibi nimetten sayıyordu ama bu durum ayyuka ulaşmış. “Facebook’da bana asılan ama benim yüz vermediğim adam bile iki gün sonra bana “ben galiba hazır değilim diyor, şaşırıp kalıyorum.
-Neye hazır değilsin?
-Yani biz yazışıyoruz ya hani?
-Sen yazıyorsun birşeyler ben de okuyorum eee?
-İşte ben ilişkiye hazır değilim.
-Valla ben seni o gözle görmedim bile, için rahat olsun” deyip konuyu kapatmış ama sinirden de kudurmuş tabi. Ulan yüz vermediğim adam bile kendini ne sanıyor diye. Sonra 2 ay süren bir ilişkisinde adam arabasının bozulup yolda kaldığı bir gün, üstelik de bunu arayıp haber vermesine rağmen onu “doğru söyle kızmayacağım kiminleydin” deyince ardı kesilmeyen kıskançlık krizlerinin artık normal dışı olduğunu anlayıp bırakmış, adamda kızın tüm facebook listesindeki bayanlar ekleme talebi yollayıp arkadaşımı onlara şikayet etmiş. Şimdi bu normal mi? Bir tanesi 2 hafta çıktıktan sonra “hep böyle liseli aşıklar gibi kafelerde mi buluşacağız” demiş yani artık yatalım diyor. Bizimki de öyle işlere balıklama atlayanlardan değil pek prim vermemiş, bu sefer de adam tamam o zaman seninle duygusal birşeyler yaşamaya çalışalım diye saçmalayınca bizim kız biz senle yapamayız demiş. Bir başkası Sunsete gidelim diye tutturmuş sonra da kızların erkeklerin paralarını yemelerinden ne kadar nefret ettiğini anlatmış yani gidelim ama hesabı ödemem diyor. Daha neler neler. Arkadaşımın teorisi şu. Facebook, msn, cep telefonu mesajı insanların cüretini artırıyor. Karşından olsa düşünsen bile asla söylemeyeceğin şeyleri cart diye söylüyorsun. İlişkiler hızlı, aday çok ya çok umursamıyorsun ya kaybedersem diye. Herşey sahte, ortam kaypak. Gay çıkan adamlar, bir sürü kişiyi idare edenler falan bir sürü şey anlattı. Dondum kaldım. Tüm akşamın anektodlarını anlatmaya yer yetmez ama özetle gözüm korktu. Evdeki kocamı, eldeki erkeğimi nadir bir tür, soyu tükenen canlı diye camlı bir bölmeye mi koysam, korumaya mı alsam diye düşünmeye başladım. Çünkü anladığım kadarı ile öyle erkek pek kalmamış, olanlar kapılmış. Allah korusun flört piyasasına yeniden girecek olsam bir daha öylesini bulamam herhalde. Arkadaşım gitti, ben de bunları yazmalı ve kocalarına dırdır eden, hayatından şikayet eden ama aslında herşeye sahip olan evli arkadaşlarımı uyarmak istedim. Piyasa kötü aman elinizdekinin kıymetini bilin diye J Gece eve yorgun gelen kocama yemek sofrası hazırlayıp sürekli gülümseyerek baktım, huylandı:
-Hayırdır niye öyle bakıyorsun?
-Yok birşey seni özledim de
-Hııı
-Seni çok seviyorum aşkım
-Ben de ben de, ama bir kola doldurursan daha çok severim.

2 yorum:

Kadir dedi ki...

Erkekler seks muhabbeti üzerinden sosyalleşmeyi bir halt sanıyor. bunlardan bazısı esasında istemeden yapıyor, açıkçası bir baskı olmuş durumda. bir bayan ile yatmayı çok normalmiş gibi gösterip, evlilik dışı ilişki ile bizi şili haline getirmeye mi çalışıyorlar diyecegim ama hayır.

Esas bu seks konusunu çok gündeme getiren erkeklerin seslerinin çok çıkması.

Bu arada ilerleyen yazılarınızda 3 ve 4 cümlelik kavgalarınızı hatırlatmak isterim :=)

Unknown dedi ki...

şimdi burda sorulması gereken sorulardan biride acaba buna neden sadece erkekler mi? ben büyük payın başka konu başlıkları olduğuna inanıyorum.